ANNE BABA TUTUMLARININ ÇOCUĞUN KİŞİLİK GELİŞİMİNE ETKİLERİ
Çocukların, gençleri eğitimi yaşamımızın en önemli amaçlarından birisidir. Bu amacı gerçekleştirmek için nasıl bir insan yetiştirmek istiyoruz, hangi yöntem ve tekniklerle, hangi tutumlarla bunu başarabiliriz sorularının cevaplarını belirlemek gerekir. Bu sorulara kuramsal yaklaşımlar ve uygulamalı çalışmalarla cevaplar aranmaktadır. Bu yanıyla konu anne babaları, eğitimcileri ve araştırmacıları ilgilendirmektedir. Her toplumun çocuk yetiştirme tutumlarında farklılıklar vardır. Geleneksel olarak anne ve babalar kendilerine itaat eden çocuklara sahip olmayı istemektedirler. Anne baba otoritesinin kaynağı da budur. “kendilerine itaat eden çocuklara sahip olma isteği.”
Anne baba ile çocuklar arasındaki bağımlı ilişkiler ailenin yaşam çemberi içinde değişir. Önceleri çocuk ailesine bağımlıdır. Bu bağımlılık çocuk büyüdüğü zaman yaşlı ana babanın çocuğa bağımlılığı şekline dönüşür. Bu, ailenin çocuklara ilişkin beklenti ve değerine yansır. Çocuğun değeri araştırmasında çocukların anne babaları tarafından en değerli görülen özellik Türkiye’de “itaat” en çok değer verilen (%60), “bağımlılık ve güven”ise en az değer verilen (%18) özellik olarak bulunmuştur. hayırlı bir evlat hiçbir zaman ailesini yüzüstü bırakmaz. Böyle bir aile içi bağımlılık ortamında büyüyen bir çocuğun bağımsızlığı işlevsel değildir ve hatta ailenin devamına karşı bir tehlike oluşturabilir. Çünkü bağımsız bir çocuk giderek kendi çıkarını ailesinin çıkarından üstün tutabilir. Oysa ana-babasına itaat ve hürmet ederek büyüyen bir çocuk gelecekte de sadık kalacaktır.
Bağımlılık baskısı çocukların değişen toplumda etkin şekilde rol almalarını engelleyebilmektedir. (Kağıtçıbaşı,1990:195-207)
Ebeveynin disiplin anlayışı ile çocuğun iç denetimli, dış denetimli oluşu arasındaki ilişki bilinmektedir. Fiziksel-psikolojik ceza ile yetiştirilen çocuklar dış kontrole bağımlı olmaktadırlar.
Ülkemizde genellikle anne babanın ve çevrenin tutarsız ve anlamsız engellemeleri hep sürdürülür. Çocuğun deneme, kendiliğinden bir şeyler yapma eğilimi hep baltalanır, gereksiz dayak, korkutma, ayıplama yöntemleriyle aşırı bir baskı uygulanır. Böylece çocuklarımız tam doğal eğilim ve dürtülerinin aksine bir yol seçerek karşıt tepkiler geliştirir. Aşırı uysal ve çekingen olur ya da edilgen bir direnme ile inatçılık ortaya çıkar. İleriki yıllarda belli bir değişime uğramayan çocuktan başkalarına alırı bağımlı, hemen boyun eğen, pasif, gereksiz yere utangaç, kuşkucu, kuruntulu, kararsız ya da içten pazarlıklı, inatçı edilgen, saldırgan kişilikler gelişmektedir.(ekşi, 1990: 97)
Otoriter anne babalık etme; çocuklarla tartışmadan, anlaşmadan, onların isteklerini hiç bire şekilde kabul etmeksizin anne babalar tarafından kararlaştıran kural ve emirlerin çok sıkı uygulanmasıdır. Bu tutum çocuğun kendisine saygısını azaltır, mutsuzluğa ve içe kapanıklığa yol açabilir. (Ekşi, 1990: 50)
Özünde baskı olan otorite çocuğu anne babadan uzaklaştırır. Çocukta saldırganlık, yalancılık ve korkaklık geliştirir.
Aşırı baskılı otoriter tutum çocuğun kendine olan güvenini kaldıran, onun kişiliğini hiçe sayan bir tutumdur. Baskı altındaki çocuk sessiz, uslu, nazik, dürüst ve dikkatli olmasına karşılık, küskün, çekingen, başkalarının etkisinde kolay kalabilen aşırı hassas bir yapıya sahip olabilir. (Yavuzer, 1990;28)
Baskıcı evlerde yaşayan çocukların benlik saygıları düşüktür. Güvensiz ve tedirgindirler, düşmanca duygularla doludurlar ve saldırgan davranışa yatkındırlar. Ergenlikten önce sinen, korkan bir çocuk, ergenlikten sonra tüm baskı ve dayağa karşın, başkaldıran, başına buyruk davranan, evin kurallarını hiçe sayan bir genç olup çıkar. Yetersizlik ve güvensizlik duygularını kapatmak için kabadayılık gösterilerine girişir. O güne kadar biriken düşmanca duygularını ve kinini kendisinden güçsüzlere yöneltir. Ergenliğin sağladığı beden gücünü saldırgan dürtülerin buyruğuna sokar. Arkadaş grubunda hep ayartan, kışkırtan bir elebaşı olur. Tehlikeye aldırmaması ve kuralları çiğnemesi yaşıtlarının hayranlığını çeker, onu güçlü ve kendine güvenli sanırlar. Evden ve okuldan kaçabilir, okulu tümden bırakabilir, suça yatkınlık gösterir, polisle başı derde girebilir. (Yörükoğlu, 1986:138)
Otoriter anne baba tutumu, çocuğuna karşı katı disiplin uygulayan, koşullu sevgi gösteren, nedenleri açıklama ihtiyacı duymadan davranışları kısıtlayan, hatayı affetmeyen, çocuğa söz hakkı tanımayan, toplum normlarına sıkı sıkıya bağlı bir aile tipidir. (Bilal……, 24) Baskı altında büyüyen çocuklarda genellikle isyanlar tavır alışlarla birlikte, aşağılık duygusu gelişebilir. (Yavuzer, 1991:143)
ANNE BABA TUTUMLARI
Çocuk suçluluğuna yol açan nedenlerden biri de ailedir. Çocuğun suça eğilimini etkileyen aile özellikleri arasında, dar gelirli-çok çocuklu olma, ailenin dağılması, anne baba yoksunluğu, gayri meşru çocuk olma, yetersiz ekonomik durum, aile bireyleri arasındaki ilişkiler ve algılanan anne baba tutumları sayılabilir. Suçlu çocuklar genellikle anne baba sevgisinden yoksundurlar. Anne baba çocuğa karşı kayıtsız ise çocuk da onlara karşı kayıtsızlık geliştirebilmektedir. Suçlu çocuklar daha çok arkadaş yardımını tercih ederler. Ailedeki fiziksel ceza, tutarsız disiplin ve sert tutumlar suça eğilimi arttırmaktadır. (Günçe, 1983:1-6)
Sutherland-Cressey özellikle suçlu çocuk çıkaran aileleri şöyle sınıflandırmaktadır:
- Diğer bireyleri suçlu, ahlâken kötü ya da alkolik olanlar,
- Ebeveynlerinden biri ya da her ikisi ölüm, boşanma ya da evi terk etme gibi nedenlerle olmayan aileler,
- Bilgisizlik, bedensel rahatsızlık gibi nedenlarle çocuk üzerinde kontrol kuramayanlar,
- İçinde kayırmacılık, ileri derecede şiddet, ihmal, kıskançlık, akrabalarının karışmaları, gereğinden çok kalabalık olma gibi sorunları taşıyanlar,
- Dinsel ya da ırksal farklılıkları, uyulması gereken farklı kuralları olanlar,
- Üzerinde işsizlik ve annenin dışarıda çalışması gibi ekonomik baskı taşıyan aileler, (Dönmezer, 1984: 307)
DEMOKRATİK ANNE BABA TUTUMU
Demokratik anne baba tutumlarında, ana babanın genellikle ailedeki kurallar üzerinde konuşulmasına izin verici ya da çocuğu konuda destekleyici karşılıklı konuşmayı içeren davranışlar söz konusudur. Bu, çocuğa özgürlük veren bir tutumdur. Çocuğa özgürlük vermek onun kendi hayatını yaşamasına izin vermektir. Özgürlüğünü alan çocuğun içtenliği ve sevecenliği artar. Saldırganlığı azalır hatta kaybolur. Çocuklar korku ve disiplin altında olmadıkları zaman saldırganlık etmezler. (Neill, 1978: 109)
İLGİSİZ ANNE BABA TUTUMU
İlgisiz anne baba çocuğunu ihmal eder. Daha da ileri giderek çocuğunu reddeder. Çocuğun ilgi ve ihtiyaçlarından habersizdir. İlgisiz anne baba çocuğuna en aza sevgi veren ve davranışlarına en az kontrol uygulayan ana-babadır. (Kuzgun, 1973: 58)
İlgisiz anne babalar çocuklarının nerede olduklarını ve ne yaptıklarını denetlemede yetersizdirler. Çocuklarına yol gösterip onları yönlendirmezler. Çocuğun görüş ve düşüncelerine önem vermezler. İlgisizlik, kıyaslama, mükemmeliyetçilik, çocuğun yalnızca hatalarına odaklaşma düşük benlik saygısının oluşmasına neden olan anne baba tutumlarıdır. (Hart, 1987: 17)
Kendisine ilgisiz davranılan çocuk bir anlamda istenilmemektedir. “İstenmeyen çocuğun” yardım duygusundan uzak, duygusal kırıklıkları olan, diğerlerine, özellikle kendisinden küçük ve zayıflara karşı düşmanca duygulara sahip bir birey olacağı söylenebilir. (Yavuzer:…..)